overlay

Uyuşturucu Bağımlılığı

Uyuşturucu Bağımlılığı

Uyuşturucu kavramı; uyuşturan, uyaran, halüsinasyon yaratıcı etkilere sahip olan, bireysel kullanıma bağlı olarak daha fazla kullanma isteği uyandıran, alınmadığında yoksunluk belirtilerine yol açan, bitkisel kökenli veya sentetik tüm maddeleri kapsamaktadır. Uyuşturucu kelimesiyle anlatılmak istenen, maddenin yalnızca merkezî sinir sistemi üzerindeki etkileri değil, bu etkilerden bağımsız olarak belirli özellikleri taşıyan madde türlerinin tamamıdır.

Uyuşturucu bağımlılığı, temelde biyopsikososyal bir problem olarak tanımlanır. Fiziksel bağımlılık, maddenin varlığına karşı duyulan fizyolojik bir istektir. Psikolojik bağımlılık ise kişinin duygusal veya kişilik yapısı gereği, gereksinimlerini giderme amacıyla o maddeye düşkünlüğüdür.

Kişi değişik nedenlerle uyuşturucu madde kullanmaya yönelebilir. Önceleri az miktarda ve keyif amacı ile ara sıra alınan maddeler gittikçe kişi için önem kazanmaya başlar. Kişi bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu maddeyi alabileceği, bulabileceği ortam ya da yerleri tercih eder. Sosyal ilişkilerini maddeyi alabileceği şekilde ayarlar. Gittikçe maddeyi elde etmek ve kullanmak için daha fazla zaman harcar. Yavaş yavaş iş, okul, sosyal etkinlikler için ayrılan zamanlar azalır ve bu zamanlar madde için kullanılmaya başlanır. Bu durum aynı zamanda kişinin çevresi ile olan iletişimini ve ilişkilerini de gittikçe artan bir şekilde bozar. Bu durum maddeyi kullanan kişiyi dolaylı olarak madde ile daha çok birlikte olmaya iter. Son durumda bireyin maddeyi arama davranışının yoğunluğu artar.

Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayımlanan Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı DSM-5’e (2013) göre aşağıdaki kriterlerden en az ikisinin birlikte görülmesi uyuşturucu bağımlılığı tanısının konulması için yeterlidir.

  • Maddenin amaçlanandan daha yüksek dozlarda veya uzun süreden beri kullanılıyor olması
  • Madde kullanımı için yoğun istek duyulması
  • Maddeyi almamayı veya azaltmayı bir veya birden fazla kez denemiş olmaya rağmen madde kullanımının bırakılamaması
  • Maddeyi elde edebilmek, kullanmak veya etkilerinden kurtulabilmek için uzun zaman harcanması
  • Tekrarlayan madde kullanımı sonucu iş, okul veya evdeki sorumlulukların yerine getirilememesi
  • Madde kullanımı sonucu aile veya arkadaş çevresiyle yapılan etkinliklerin azalması veya bunlardan vazgeçilmesi sonucu ilişkilerin zayıflaması
  • Madde kullanımı ve bağımlılığının sosyal, psikolojik ve fiziksel sorunlara neden olduğu bilinmesine rağmen madde kullanımına devam edilmesi
  • Maddeye karşı bedensel toleransın artması
  • Maddenin uzun süreli ağır kullanımının sürdürülmesi sonucu kişide kan veya doku konsantrasyonların azalması ve çekilme sendromunun ortaya çıkması

Uyuşturucu kullanımında risk oluşturan başlıca faktörler sosyal, psikolojik ve biyolojik olmak üzere üç başlık altında ele alınmaktadır.

Sosyal Faktörler

  • Dezavantajlı kesimlerin yoğun olduğu bölgelerde ikamet edilmesi
  • İçinde bulunulan çevrede uyuşturucu kullanımının onaylanması
  • Ruh sağlığı sorunları olan veya bağımlı aile bireyleri ile beraber yaşanması
  • Akademik başarısızlık ve okula ilgisizlik
  • Aşırı otoriter veya aşırı serbest aile yapısı
  • Arkadaş ortamına kabul edilme çabası
  • Beğenilen ve model alınan kişilerin madde kullandığının düşünülmesi

Psikolojik Faktörler

  • Kişisel stres ve stresle başa çıkma yetisinin düşük olması
  • Rehabilite edilmemiş psikiyatrik rahatsızlıklar
  • Bir yere ait olmadığını hissetme
  • Sosyal becerilerin zayıf olması
  • Dürtü kontrolünün iyi olmaması
  • İsyankârlık ve otoriteye direnme
  • Duygularını ifade etmede yaşanan güçlük
  • Yetersizlik hissi
  • Umutsuzluk hissi
  • Heyecan ve özgürlük arayışı
  • Risk alma dürtüsü
  • Benlik saygısının düşük olması ve bu saygıyı artırma çabaları

Biyolojik Faktörler

  • Ebeveynleri madde kullanan çocukların madde kullanımına genetik aktarım sonucu eğilimli olması
  • Cinsiyet ve yaş faktörü
  • Bilişsel gelişim ve öğrenme kapasitesinde gerilik

Uyuşturucu  Bağımlılığından Koruyucu Etkenler

  • Destekleyici, tutarlı ve güçlü aile ilişkileri
  • Toplumsal ve ahlaki değerlere bağlılık
  • Sosyal çevreyle kurulmuş sağlam bağlar
  • Okul, iş ve sosyal çevrede başarı
  • Kişinin kendini ifade edebileceği sosyal/kültürel/sanatsal/sportif faaliyetler
  • Uyuşturucunun zararları konusunda bilgilendirici faaliyetlere erişim
  • Yüksek benlik saygısı
  • Yaşanabilecek psikolojik veya fizyolojik sorunlarla baş etme becerisi
  • Gelecekle ilgili yaşam hedeflerinin belirlenmesi
  • Uygun rol modellerin benimsenmesi
  • Ailenin bağımlılık öyküsünün olmaması
  • Madde kullanılmayan bir sosyal çevre içinde bulunulması

Yoksunluk Nedir?

Uzun süre yoğun biçimde kullanılan bir maddenin kan ve doku düzeyinde düşerken ortaya çıkan fizyolojik ve bilişsel belirtilerine yoksunluk denir. Yoksunluk belirtilerinin çıkmasının ardından kişi bu belirtileri hafifletmek ya da bunlardan kaçınmak için maddeyi kullanma ihtiyacı duymaktadır. Yoksunluk, kullanılan maddeye ve fiziksel duruma göre değişkenlik göstermekle birlikte hekim desteği ile atlatılabilecek bir süreçtir.

Aşerme Nedir?

Kişinin uyuşturucu madde kullanımını bıraktıktan sonra uyuşturucu maddeye ilişkin şiddetli bir arzu duymasıyla birlikte, madde kullanmaya iten bir dürtü hissetmesidir. Aşerme, bağımlılık gelişmesiyle birlikte ortaya çıkar ve kişinin alkol veya maddeyi tekrarlayıcı şekilde kullanmasına neden olur.  Bu istek beyinden kaynaklanır ve kişinin hiç beklemediği bir anda gelebilir. Ancak bir süre sonra geçer. Kişinin bu duygu ve belirtileri iyi tanıması gerekir. Bu nedenle bağımlılık tedavisinde aşerme ile mücadele edilmesi önem taşımaktadır.


Detaylı Bilgi İçin: https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/bagimliliklamucadele-anasayfa